Evrendeki tüm seslerin tohumu olduğu düşünülen “Om” un, ilk kez Hint aydınlanmışlar tarafından meditasyon sırasında duyulduğu söylenir. O zamandan itibaren tekrar edilerek getirdiği deneyimler fark edilmiş ve OM’un anlamı anlaşılır hale gelmiştir. Primordiyal bir sestir yani evrenin özgün sesidir.
OM her şeyi temsil eder, tüm yaradılışın tohumudur. Nasıl ki bir ağacın tohumu o ağacın muazzam güzelliğine ve gücüne sahipse OM da öyledir. Görünüşte küçük olan bu kelime, evrenin tüm gücünü içerir; her şeyin başlangıcını, ortasını ve sonunu ya da geçmişi, şimdiyi ve geleceği…
A (aahhh) sesi, tüm seslerin başlangıcıdır. Bu harfleri başlatan en yaygın harftir. Bizi benlik duygumuza, egoya bağlar. Bu hece ile duyuların aktivitesi yoluyla dünyanın varlığını deneyimleriz.
U (oooh) sesi bizi, duyularımızla görebildiğimiz ve hissedebileceğimizden daha büyük bir şeyin içsel hissine bağlar. Oooh hafiflik, netlik, denge ve iyilik sağlar.
M (mmmm) sesi, evrenin dönüştürücü enerjisini ve varlığınızın düşünce ve inançlarını karakterize eder. Bu ses bizi birliğin farkındalığıyla birleştirir. Her şeyin birbirine bağlı olduğunu hissetmek için yavaşlamanızı sağlar.
Sonra sessizlik gelir, benliğin saf bilincidir: Varım, biliyorum, mutluyum.
OM sesi her şeyin ötesindedir ve her inançtan insan tarafından, yaşamın daha büyük anlamlarına odaklanma ve farkındalık getirmek için kullanabileceği inanılmaz bir araçtır.
Tablo, Ressam Esra Dokuyucu’ya aittir.
Ölçü: 40x40 cm